10 Mart 2025 Pazartesi

Honda Jazz II (GE) Kalorifer Yönlendirme Klape Motoru Değişimi

Uzun zamandır gündemimde olup ancak 2 buçuk ay sonunda bitirebildiğim işlemi burada paylaşmak isterim. İnternette çözüm arayanlar için kılavuz olmasını ümit ederim. Zira ben pek bir kaynak bulamadım. Kolay kolay değişecek bir parça da değil, aracım 300.000 km'ye merdiven dayadığı için normal karşıladım. 

Bu kılavuzun oluşmasının temel sebebi, yetkili servisin bu parçanın değişimi için tüm göğsün sökülmesi gerektiğini belirtmesi ve geriye topladıktan sonra oluşabilecek trim seslerine veya after market teybin çerçevesinde veya kendisinde oluşabilecek herhangi bir hasara hiçbir şekilde garanti vermemesiydi. Sanayide ise bu işle uğraşacak usta çok zor bulunuyor. Ben de ön göğsü komple sökmeden bu parçayı değiştirmenin yollarını aramaya giriştim.

Aracım 2010 model GE kasa kodlu 2. nesil Honda Jazz 1.4 Fun (TR'deki dolu paket). Araçta otomatik klima bulunuyor. Haliyle havalandırma yönlendirmesini yapan klapelerin hareketi için bir elektrik motoru gerekiyor. Aracı aldığımdan beri ısıtma/soğutma performansından pek memnun değildim. Başka Jazz ile karşılaştırma yaparak arıza tespitini yaptım, bir oto elektrikçi vasıtası ile de kaynağın tespiti yapıldı. Sorun bu klapeleri yönlendiren motordaydı.

Öncelikle parça tedariği hakkında bilgi vereyim. Araç, TR'deki imajı ve kullanıcı kitlesi nedeniyle fazla perte çıkmaya meyilli bir model değil. Bu nedenle bu tarz parçaların çıkmasını bulmak imkansıza yakın. Kolay bozulan bir parça da değil. Yine kullanıcı kitlesi nedeniyle ülkemizde Jazz'lar fazla km yapmıyor. Bu durum da yan sanayi parça ihtimalini ortadan kaldırıyor. Tek çare yetkili servislerin yedek parça birimlerine başvurarak sipariş verip parçanın gelmesini beklemek. Çünkü yukarıdaki sebeplerden ötürü hiçbir servis bu tarz bir parçayı stoklarında tutmuyor.

Parça kodu 79140-TF0-G41 . Denso üretimi. Parçanın kendisi de aşağıdaki gibidir.


Parça, torpido kapağı kenarlarından sıkılıp aşağı indirildiğinde polen filtresinin yanında rahatlıkla görülebiliyor. Torpidonun altında ayak bölgesine kadar uzanan plastik parçayı çalışmaya başlamadan önce sökmenizi öneririm çünkü torpido bu şekilde açıkken o parçayı kastırıyor.

İnternette aşağıdaki gibi bir şema buldum. Bizim assolistimiz şemadaki 12 no'lu parça.


Parçayı sökmeye başlamadan önce yeni parça hangi konumda gelmiş ona bir bakmak gerekiyor. Aracın üzerindeki parçadan gözlemleme yaparak hangi konumda olduğunu tespit etmek faydalı olacaktır. Tüm parçalar aynı şekilde mi geliyor bilmiyorum ama bana gelen parça göğüsün ortasından karşıya üfleme pozisyonunda gelmişti. Çalışmaya başlamadan önce yarım yamalak çalışan motoru destekleyerek o konuma getirmeyi başardım ve kontağı havalandırma o konumdayken kapattım. Bu arada bu konum, sökme işlemi için de en uygun konum çünkü beyaz kılavuz parça en geriye gitmiş oluyor. Bu konumu ayarladıktan sonra üzerindeki yeşil soketi sol tarafındaki tırnağından sıkarak çekip çıkarın. Ayrıca polen filtresini de çıkarmanızı öneririm çünkü çalışırken hiç farketmeden filtre kapağının tırnağı elinizi kesiyor. Ben acı şekilde deneyimledim, geç uyguladım. Siz en başta çıkarın.

Parçada kullanılan tüm vidaların baş kısmının dışı 7mm cıvata ve ortasında yıldız vida olacak şekilde tasarlanmış. Parçanın 3 adet ayağı var. En kolay ulaşılabilen ön taraftaki ayakta 1 adet vida, 1 adet de plastik kılavuz pim için olmak üzere iki delik var. Üst tarafta spiral şaft vb. bir şekilde erişilebilen ayakta 1 adet vida deliği var. Hafif aşağıda ve en arkada ulaşılmaz kısımda kalan ayakta ise 2 adet vida deliği var.

İlk iki ayaktaki vidalar bir şekilde sökülebiliyor. Ön taraftaki ulaşması en kolayı, 7mm lokma veya yıldız tornavida ucu ile cırcır anahtarla sökülebiliyor.
Yukarıdakine de spiral şaftla erişmek mümkün.

Sıra en arkadakine geldiğinde ise işler çirkinleşiyor. Çünkü görmesi bile çok zor ve çalışma alanı çok çok dar. Bu ayaktaki çalışmaya başlamadan önce motorun yeşil soketiyle aynı demetten çıkan beyaz soketi de çıkarmanız gerekiyor. (Kendisi sıcaklık ayar soketi). Bir tanesini ucunda yıldız tornavida takılı küçük parmak boy bir cırcır ile sökebilirsiniz.
Sıkıntılı ayak aşağıdaki gibi gözüküyor.

İlk vidayı sökebilmek için parmak boyutunda incecik bir cırcır kullandım. Bu cırcırla da her hamlede 1-2 diş attıracak kadar çevirebildim. Herhangi bir spiral veya daha kalın bir cırcırı kullanmanın imkanı yok. Bu nedenle bu vidayı aynı hareketi tekrarlayarak sökmek 1 saate yakın sürebilir. Belki uzun saplı iki ağızlı bir anahtar ile (7) bu çalışma daha rahat yapılabilir. Bende yoktu.

Vidalardan ilkini söktükten sonra parça elinize gelmediğinde anlayabiliyorsunuz ikinci vidanın var olduğunu. :'D İkinci vidayı sökmeye başlamadan önce motoru klapelerden kurtarıp hafif yukarı alırsanız daha iyi olacaktır. Kısa vida uçlu cırcırla ikinci vidayı sökmeniz mümkün olmayacaktır, bölge çok dar ve şu an hatırlayamadığım bazı parçalar engel olacaktır. Bu nedenle matkaplarda ve akülü vidalamalarda kullanılan uzun uçlu yıldızı takarak ucunu uzattım ve cırcırı engellerden kurtardım. Kurtarmasına kurtardım da öyle çok da rahatladığını düşünmeyin, diğer vidadakinden daha da dar bir alan vardı. Sadece vidayı çevirmek mümkün hale geldi diyebilirim. Bunu sökmek diğer vidadan daha uzun sürebilir, minicik bir hareketi tekrarlayarak 1 saati geçebilir. Bu noktada küçük bir hatırlatma yapayım: Vidayı gevşetmeye başladığınızda motor aşağı doğru inip işinizi zorlaştıracaktım. Ben kargaburun sapını takıp polen filtresinin yukarısını destek olarak kullanarak motoru yukarı sabitleyebildim, siz de bir şekilde yukarıya sabitlemeye bakın, bu kadar dar alanda bir de elinize düşüp durursa vidanın üzerinde durmanızı imkansızlaştırır.

Sökebildiyseniz tebrikler, sıra yenisinin montajına geldi.

Söküldüğünde motorun üstündeki beyaz plastik parçada, klapelerin üzerlerindeki pimlerin geçtiği olukların içerisinde vazelin kıvamında beyaz gres gibi bir yağın sürülmüş olduğunu fark edeceksiniz. Fakat yeni parçanın üzerinde bununla ilgili herhangi bir ön hazırlık yok, yeni parça tertemiz plastik olarak geliyor. Bildiğimiz gresi plastik aksamlarda kullanmak içime sinmedi. Uzun vadede plastik parçaları kimyasal olarak aşındırabilir diye düşündüm. Araştırdığımda silikonlu gres gibi bazı yağlayıcıların plastik parçalar için kullanılabileceğini öğrendim. Fakat sanayide bulabildiklerim hep kiloluk ürünlerdi ve haliyle binlerce kullanıma uygun olup fahiş fiyatlı kalıyordu. Frencimin de tavsiyesiyle aşağıdaki Bosch Superfit fren yağlayıcı ürünü aldım. Görsel olarak beyaz değil sarı renkli fakat kıvam olarak ve parmaklar üzerinde sürtüldüğünde verdiği sonuçlar açısından fabrikasyon yağ ile benzerlik taşıyordu. Yanılıp yanılmadığımı uzun vadedeki sonuçlar gösterecektir. Aldığım yağı klapelerin geçeceği olukların içine boydan boya sıktım. Böyle bir uygulamanın biraz fazla kaçacağının farkındaydım, montaj ve ilk kullanımdan sonra taşmalar olacağını biliyordum ama sorun etmedim, eksik olmasından iyidir dedim. Aşağıda aldığım ürünün ve alternatif olarak alınabileceğini düşündüğüm LiquiMoly'nin bir ürününün fotoğrafını bıraktım.

Parçanın montajını yaparken önce klapeleri kılavuz kanallarına yerleştirip sonradan yanında plastik pim bulunan en yakın ayaktaki vidayı takarak konum olarak yerini belirledim. Daha sonra nispeten erişilebilir olan ikinci ayaktaki vidayı elle yerine takıp bu sefer spiral değil uzun cırcır ve 7mm lokma ile sabitledim. Devamında en başta sökmüş olduğum iki fişi yerlerine taktım.
Pekiyi 3. ayak ne olacaktı ? Motor sabitlendi, klapeler sağlıklı çalışıyor, fakat üçüncü ayak basmadığı için beyaz plastik kılavuz yuvarlak ile klapeler arasında hafif bir boşluk oluşuyor. Orta ve uzun vadede sürekli sarsılan araçta burası sorun haline gelecekti.
Bu noktada arkadaşım bir tavsiyede bulundu. Bu kadar dar alanı avantaja çevirerek, motorun üzerine bir şekilde baskı uygulanırsa bu boşluğun alınarak sağlıklı çalışmasının sağlanabileceğini söyledi. Benim de aklıma yattı.

Önce ilgili alanın ölçümünü yaptım. 2,5 cm'den biraz daha dardı. Kumpasım olmadığı için şerit metreyle ilkel şekilde kabaca ölçüm yapabildim.
Hemen evde parça arayışına giriştim.
İlk hedefim strafordu (beyaz kar tanesi gibi köpüklü olanlardan değil, yalıtımda ve maket vb. işlemlerde kullanılanlardan). Hem gerekli olan ebatlara göre işlemesi kolay, hem de sıcaklardan hemen etkilenmezdi. İlk etapta bulamadım fakat aşağıdaki gibi plastik bir parçaya gözüm ilişti. Çıkan motordan ihtiyacım olan yaklaşık büyüklüğü değerlendirerek plastik parçayı kestim. İlk başta kalınlığı fazla geldi. Daha sonra yaklaşık olarak işaretli yerlerden kesim yaptım. Bu sırada polen filtre kutusunun kenarlarında plastiğin dayanımını arttırmak için yapılan dikey profilleri ve bitiş noktasındaki çıkıntıyı kullanarak bu parçayı yapıştırmadan geçmeli şekilde monte edebileceğimi farkettim.

Kesim sonrası ilk denememde tam da düşündüğüm gibi parça yerine kusursuz oturdu. Fakat tam monte edilmemiş ayağın çıktığı tarafa hala tam olarak basmıyordu. Onun için de çıkan parçalardan ince uzun sakızlar gibi bir parça kestim ve kenarına sıkıştırma yapabilmesi için ince kauçuk bir parça koydum. Daha sonra Büyük parçayı ikinci küçük parçayı ileride herhangi bir trim sesi yapmaması ve değdikleri parçaları aşındırmaması için bez bant ile sardım. Küçük parça da aşağı kısmından bir bölge tarafından destekleniyordu, bu nedenle herhangi bir yapıştırma vb. bir işleme gerek görmedim.
Bu arada bu sıkıştırma konusu yanlış anlaşılmasın, kesinlikle güç uygulayacak, herhangi bir parçanın formunu değiştirecek veya klapelerin çalışmasını zorlaştıracak düzeyde değil. Buna çok dikkat etmek gerekir.






Şu ana kadar yapılan işlem çok başarılı gibi gözüküyor. Eğer ilerleyen zamanlarda uygulama kararları konusunda bir hata yaptıysam ve yapılan bu işlemlerden kaynaklı bir sorun yaşanırsa yine burada belirtirim.

2 Aralık 2022 Cuma

İnceleme | Dacia Jogger

Her yerde yeni Dacia Jogger'ın önce global, sonra da Türkiye basın lansmanını görüp merak etmiştim.  Kocaeli Ernaz bayiinde showroom içerisinde bir tane görünce test sürüşü yapmasam da ön incelemesini yapmak istedim.

Yeni Dacia Jogger


Özellikle low-cost ve ülke gerçekleriyle örtüşen araçlar benim daha fazla ilgimi çeker.

Fakat Dacia için uzun yıllar "tamam da bu da fazla çıplak", "güzel az yakıyor ama iyice leylek gibi ya", "ucuz ama iyice kamyon gibi hiç konforu yok" gibi yorumlarım olurdu. Zaman içerisinde Dacia arabalarını bir hayli geliştirdi, fakat bu sefer en caydırıcı yorumum "o paraya orta paket Egea alınır. Hem daha oturaklı, hem daha konforlu, hem daha güvenli. Daha çok yakıyor ama daha fazla 'otomobil' sunuyor" oluyordu. Dacia'lar tamam ekonomik seçenekler ama son yıllarda dönem dönem Clio IV, hatta giriş paket ClioV ile denk fiyatlara Sandero'lar satılıyordu. Ayrıca en büyük kozu olan fiyat/performans konusunda Egea 1.4'lerin her zaman gerisinde kalıyordu. Duster (en azından boş paket ve 4x4 seçeneği ile), Lodgy gibi araçlar ise her zaman f/p konusunda saygımı kazanmıştır. 

Uzun bir giriş oldu ama Jogger'a neden bu kadar ilgi duyduğumu anlatabilmem için bu gerekliydi. Jogger hem tasarımıyla, hem işlevselliğiyle, hem de fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla kalitesiyle bana markanın diğer modellerinden farklı bir noktada olduğunu hissettirdi. O yüzden ilk fırsatta incelemek istedim.

Dış Tasarım

SUV desek olur, MPV desek olur, SW desek olur. Bunların hepsi olurken Dacia şık olabilmeyi ilk kez başarmış. Farlar ve stopların tasarımları başarılı. Arkadan bakınca Dacia yazısını kapatırsanız ve aracı tanımayan birine gösterirseniz Volvo SUV'si diyecektir. Normalde rahatsız edici bir durum fakat bir taraf Dacia bir taraf Volvo olunca, aracın geri kalanı da alakasız olunca tam tersine gurur verici oluyor :)

Aracın tüm boyutları orantılı, göz tırmalayan bir yerini görmedim. Yerden yüksekliği 20 cm. 4x4 SUV  modelleri seviyesinde bir değer fakat ona rağmen göze batmıyor. Tavan barları karşılıklı 90° dönerek ara kuşağa dönüşüp portbagaj montajına hazır hale gelebiliyor.

Arabada tok kapı sesi yok. Gerek de yok. Araba genel olarak hafif. Amacını düşününce tok kapı sesi yerine hafifliğe önem vermeleri bence daha doğru.

Arka kapılardaki çocuk kilidi anahtarla kumanda edilmiyor, küçük bir düğmeyi kaydırarak devreye alınıyor.

Çocuk kilidi

Ön çamurlukların içinde davlumbaz görünce bir sevinmiştim, umutlanmıştım. Sonra arka çamurluklara baktığımda yine davlumbazdan kaçıldığını gördüm. Neyse ki arka çamurluklarda en azından içeriye zift pütür atmışlar.

Arka çamurluk içi

16" jantları çok şık buldum. Lastikler Continental EcoContact 6. Lastik ebatları 205/60R16
Tekerlekler ve arka çamurluk


İç Mekan

İncelemeye en çok merak ettiğim bölümü olan bagaj ve 3. sıra koltuktan başladım. 

Bagajı açtığımda ilk gözüme çarpan bir Dacia klasiği olarak minimum kaplamaya sahip bagaj kapağı oldu. Kaplamanın üstünde iki tane tutamak olması küçük bir teselli, ama o kadar büyük bir bagaj kapağını kapatırken kullanımının pek pratik olmadığını belirtmek gerek.

Yarı çıplak bagaj kapağı

İç kısmı ise şaşırtıcı şekilde neredeyse tamamen halı kaplı. Bagaj eşiğinde plastik kaplaması olmayan Sandero'lardan sonra böyle bir bagaj görmek sevindirici.
Halı kaplı bagaj

Üçüncü sıra koltuklar birbirinden bağımsız iki koltuk şeklinde tasarlanmış. Bu koltuklar yatabiliyor, minderleriyle birlikte öne doğru katlanabiliyor veya tamamen çıkarılabiliyor. Tüm bu işlemleri yapmak kolay denebilir. Kolaylığı şurada: Mekanizmalar göz önünde, erişilebilir şekilde ve koltuklar çok hafif. Üçüncü sıra koltuğu kullanabilmek için bagaj perdesini çıkarmak gerekiyor. Maalesef bu perde çıkarıldığında araç içinde koyacak ikinci bir yer tasarlanmamış, çıkarınca elinizde kalıyor.
Üçüncü sıra koltuklar varken bagaj hacmi bavulları dikey koyabilecek seviyede. Katlandığında veya çıkarıldığında ise sonuna erişmek için perdesini açmayı gerektirecek kadar büyük hafif ticari seviyesine yakın bir bagaj hacmi oluşuyor. Köşelerde katlanabilir kanca karşılığı metal halkalar var. Yük sabitlemek için çok faydalı.
Devasa bagaj hacmi
Kanca karşılığı halka

Bagaj bölümünde her şey kusursuz mu? Tabii ki hayır. Bagajda tek bir aydınlatma var, araç içi diğer aydınlatmalar gibi eski usül sarı ampul yanıyor. Bu kadar büyük hacim için yetersiz buldum. 3. sıra koltuk ve bagajı aydınlatacak tavandan bir aydınlatma ihtiyacı duyuluyor. Üçüncü sıra yolcular bu konuda ihmal edilmiş durumda. Ayrıca, bagaj için bekletinin çok üstünde kalite sunuyor dediysem de bazı noktalarda Dacia'yı Dacia yapan detaylara rastlanabiliyor. Bagaj zemininde, üçüncü sıra koltukların montaj demirlerinin çıktığı yerde o kadar büyük bir delik var ki, direktşasi gözüküyor. Seyir halindeyken bagajdaki torbadan meyve dökülse o delikten halının altına düşebilir, öyle bir genişlik. Sağ tarafta henüz fonksiyonunu bilmediğim bir kapak var ve yerinde güçlükle duruyor. 20 yıl o şekilde de durabilir, aracı aldığınız hafta atabilir de, tamamen şans işi. Bir kalitesizlik de pandizotta. Tekstil malzemesi çok kalitesiz ve özensiz üretilmiş narin bir ürün. Sürekli deforma olmaya meyilli, yerine takarken düzgün tutmak için özel olarak özen göstermek gerekiyor. Ayrıca tutup çekmek de zulüm, tutma yerinin delik olmasını tercih ederdim.
Pandizot

Kalite detayları :)

Koltuk montaj demirleri

Üçüncü sıra koltuğa geçtiğimde olumlu sürprizler beni bekliyordu. Öncelikle ikinci sıra koltuğu yatırıp arkaya geçmek için çok geniş bir açıklık sunuluyor. Sadece üçüncü sıra zemininin çok yüksek olmasına alışmak gerekiyor. Geçip oturduktan sonra diz ve baş mesafesinde sorun yok. Bu noktada belirtmek gerekir ki ikinci sıra koltukların herhangi bir ileri-geri ayarı veya sırt eğim ayarı yok, yani üçüncü sıra koltuğun diz mesafesi sabit. Burada oturan yolcular için sert plastikten de olsa yanlarda kolçak ve bardaklık bulunuyor. Koltuklar iyice yukarıda olmasına rağmen baş mesafesi sorun yaratmıyor. Sadece kafayı iyice arkaya götürürseniz kafalıklara rağmen bagaj girişinde hafifçe aşağı inen tavan döşemesine kafanız çarpabiliyor.
Üçüncü sıra koltukta sıkışmadan oturulabiliyor.

İkinci sıra koltuklarda diz mesafesi kötü değil ama aracın ebatlarından beklenecek kadar iyi de değil. Diz mesafesi konusunda rahatlığı sağlayan en önemli unsur koltukların çok yüksek tasarlanmış olması. 1.60 boylarında birinin ayaklarını yere tam olarak basamama ihtimali bile var, o derece yüksek. Buna rağmen baş mesafesi sınırsız denebilir. Zaten arabanın geneli baş mesafesi konusunda hafif ticari gibi bir seviyede. Fakat burada benim Fransız otomobillerinin genelinde gözlemlediğim bir olumsuzluk var. Aracın tümünde geniş ferah bir hacim varken özellikle arka kapılardan inip binerken kafayı eğmek gerekiyor. Kapı açıklığı ile tavan arasında ciddi bir pay var. Gövdesi uzun olanların bu konuya dikkat etmesinde fayda var.

 
Baş mesafesine yakışmayan bir kapı açıklığı var.
İkinci sıra koltuklarda ön görüş ferah, diz mesafesi yeterli


Ön tarafa geçildiğinde C sınıfı için makul bir ferahlık hissi var. Tavana bakınca SOS butonu, bluetooth mikrofonu gibi detaylar dikkat çekiyor. İki güneşlikte de kapaklı ayna ve kartlık var, aydınlatma doğal olarak yok. Fakat güneşlik mekanizmalarının gergileri biraz yumuşak geldi. Bu durum uzun ömürlülük konusunda soru işareti oluşturdu.
Aynalı güneşlikler
Torpido gözünün içi geniş, sert plastiğin herhangi bir kaplaması yok. Aydınlatmalı olması olumlu özellik. Genel fonksiyonelliğine aykırı şekilde iç mekanda fazla eşya gözü olmadığını da belirtmek gerek.
Aydınlatmalı torpido

Orta konsolda mekanik el freni, yanında asimetrik iki bardaklık, bir de eşya gözü var. Bu bölüm kapalı değil çünkü kol dayama sürücü koltuğuna entegre tasarlanmış. Kol dayamanın dolgu ve dikiş kalitesi ortalama.
Sürücü için kol dayama ve bardaklıklar

Ön konsol Dacia'nın yeni kalite seviyesini temsil ediyor ve gerçekten eskisine göre çok çok iyi. Tek bölgeli otomatik klimanın kumandaları premium görüntüye ve hisse sahip. Anahtarsız giriş ve çalıştırmaya sahip aracın marş butonu ise çok ters bir yerde. Neredeyse anahtar olsa daha iyiydi dedirten bir konumda.
Klima kumandaları ve engine start butonu

Göstergeler analog, ortasında dijital bilgi ekranı var.  Fiyatına göre normal. Yakıt göstergesi dijital, hararet göstergesi mevcut değil. Yeni direksiyon simidinin tasarımını eskisine göre başarılı buldum. Yalnız, ideal sürüş pozisyonumu ayarladığımda direksiyon simidinin göstergenin üst tarafını perdelediğini gördüm. Bunun önüne geçmek için direksiyonu normalden daha yukarıya ayarlamam gerekiyordu.
Analog gösterge ve dijital bilgi ekranı

Direksiyon simidi göstergeyi kısmen perdeleyebiliyor.

Sürücünün ayak bölümü ferah. Sol ayak dayama bölgesi çok rahat. LPG butonu, park sensörü butonu ile birlikte sol tarafta bulunuyor.
Ön konsolun sol tarafı

Aracın iç mekanında ön konsoldaki tekstil şerit haricinde aracın içindeki tüm trimler sert plastik. Kalite hissini zayıflatıp kullanım ömrünü uzatan bir durum. Koltuk minderleri eski Dacia'lar kadar olmasa da hala yumuşak. Uzun yollarda bel ağrıtabilir. Koltuk demişken, ön koltukların sırt eğim ayarı yuvarlak bir kumandayı çevirerek değil, kolu kaldırıp boşa çıkararak yapılıyor.

Sürüşünü henüz yapmadım, Test aracı bulursam onu da inceleyeceğim.

19 Eylül 2021 Pazar

LPG Hakkında

Metin Şanser Tekin tarafından faydalı bir yazı

Lpg hakkındaki şehir efsaneleri ve doğrular



- Motor supapları magnezyum alaşım, o yüzden dayanmıyor.

+ Supaplarda magnezyum kullanılmaz, o sıcaklığa dayanamaz. Krom nikel alaşımlı çelik, hatta inconel, nimonic, Ti6Al4V gibi malzemeler kullanılır.


- Lpg motoru kurutuyor, benzin yağlıyor.

+ Kurşunsuz benzinin yağlama özelliği yoktur. Aksine yağı da çözer. Emme supabına yağ beslenirse zaten içeri çekilip yanar.


- Yağlama kiti taktırdım, koruyor supaplarımı.

+ Hasar alanlar genelde egzoz supaplarıdır, yağın faydası yoktur. Yanmayı bozma zararı vardır.


- Motoruma lpg uyumlu çelik supap taktılar.

+ Önceki malzemesi de çelikti. Lpg uyumlu diye geçenler, stellit kaplaması yoğun olan supaplar. Stellit(kobalt krom alaşımı) , makineli tüfek namlularını yüksek sıcaklıkta korozyondan korur. Benzer görevi motorda da üstlenir.


- Supaplarım yandı.

+ Supaplar yanmaz. Yüksek sıcaklıkta korozyona uğrar, bu sebeple rengi değişir, süner(kalıcı uzama). İyice uzayan supap bir noktadan sonra kapalı konumda dahi kapağa tam temas edemez, soğuyamaz. Hepten yıkım başlar, ileriki safhalarda kırılır.



- Lpg oktanı yüksek, sıcak yanıyor o yüzden hasar oluyor.

+ Oktan yüksekliği yanma sıcaklığı yüksekliği değildir. Kendi kendine ateşlemeye karşı direnci belirtir. Lpg gaz fazında sevk edildiğinden yanma odasından benzin gibi ısı çekemez. Sıcaklık yükselir. Karışım istenen oranda değilse yanma hızı sekteye uğrar. Yavaşlayan yanma egzoza ertelenir. Egzoz gazı sıcaklığını yükseltir. Supapları, turboyu, katalitik konvertörü riske sokar.


- Düzgün bir ayar ile benzin kadar uzun ömürlü olur.

+ İstediğiniz ayarı yaptırın. Gaz fazında sevk edilen yakıtla, benzin gibi yanma odasını soğutamazsınız. Yanma sıcaklığı ister istemez daha fazla olacaktır. Herhangi bir motor lpg ile uzun km dayanmış olabilir, aynı şartlarda benzinle daha uzun yol gidemeyeceğinin garantisini kim, hangi çalışmaya dayanarak vermiş?


Kaynak

İlgili Instagram hesabı 

7 Aralık 2020 Pazartesi

Kış Lastiği Hakkında

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2017'de Resmi Gazete'de yayınlanan genelge ile ülkemizde her yılın 1 Aralık ile takip eden yılın 1 Nisan tarihleri arasında kalan dört aylık dönemde kış lastiği kullanılması zorunlu kılınmıştır. Yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar dışındaki hususi araçlar için bu uygulama zorunlu değil. Detaylar için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz.

Kış Lastiği Nedir?

Yaz lastikleri, 7°C sıcaklık altında fazlasıyla sertleşen hamurları nedeniyle tutunma zaafiyeti gösterirler. Kış lastikleri ise yaz lastiklerinin verimsiz hale geldiği bu sıcaklıklarda, silika içeren farklı karışıma sahip hamuru sayesinde yaz lastikleri gibi sertleşmez. Bu sayede daha iyi tutunma sağlar.


24 Nisan 2020 Cuma

Toyota 'nın B-SUV Yorumu: Yaris Cross

Toyota, 2020 Cenevre Motor Fuarı'nda tanıtmayı planladığı yeni B-SUV modeli olan Yaris Cross'u 23 Nisan 2020 tarihinde internet üzerinden tanıttı. Altyapısını ve pek çok özelliğini markanın B sınıfı hatchback sınıfındaki temsilcisi Yaris'ten alacak olan Yaris Cross'un Japonya pazarında 2020 yılının sonbaharında; Avrupa'da ise 2021 yılının ortasında satışa sunulması planlanıyor.
Yaris Cross

16 Nisan 2020 Perşembe

Lastik İnceleme | Goodyear Vector 4 Seasons Gen-2

Son yıllarda yasal düzenlemelerin ve denetimlerin de etkisiyle kış lastiği kullanımı yaygınlaştı. Fakat farklı iklim koşullarının görüldüğü ülkemizde, kışların sert geçmediği bölgelerde dört mevsim lastikleri de, fazla km yapmayan tüketiciler tarafından ciddi şekilde değerlendirmeye alınıyor.

Ben de bu yazımda 2,5 yıl kullandığım Goodyear'ın dört mevsim lastiği Vector 4 Seasons Gen-2 tecrübelerimi paylaşacağım.
Mevsim: ☼+❄
Ebat: 175/70R13 82T
Araç: Opel Corsa C
Üretim yeri: Polonya

Lastik İnceleme | Bridgestone B250

Bu yazıda 3 yıldan uzun süre kullandığım Bridgestone'un ekonomi sınıfı lastiği B250 tecrübelerimi paylaşacağım.
Mevsim: ☼
Ebat: 175/70R13 82T
Araç: Opel Corsa C
Üretim yeri: Kocaeli/Türkiye

5 Mart 2020 Perşembe

Renault 'nun yeni konsept aracı: Morphoz

Renault, boyu uzayıp kısalabilen tamamen elektrikli yeni konsept aracı Morphoz 'u internet üzerinden yayınladığı basın bülteniyle tanıttı.

26 Şubat 2020 Çarşamba

Hyundai i20 yenilendi

Halihazırda 2. neslinin makyajlı kasası Türkiye'de üretilen Hyundai i20'nin yine Türkiye'de üretilecek olan 3. jenerasyonunun görselleri, Cenevre Otomobil Fuarı'nda resmi olarak tanıtılmadan önce firma tarafından yayınlandı.

 

25 Şubat 2020 Salı

Opel Astra H Tecrübesi (2019 Mart)

Benden böyle hareketleri pek görülmez, bugün bir Opel güzellemesi yapacağım. :)

İnceleme | Fiat 500x (2019 Ekim)


Fiat 500x Cross Plus 1.6 Multijet (DCT)

Yılı: 2018
KM'si: 50000

Artıları:

Tasarım

+ Yol tutuş ve şasi tepkileri
Sağlam hissettiren motor, şanzıman ve yürüyen
Çok değişken sürüş pozisyonu

Eksileri:

Kararsız şanzıman tepkileri

- Her yıl daha geri giden donanım listesi
- Paddleshift nedeniyle ses sistemi kumandalarının kullanımının zorlaşması
Standart döşemelerdeki deri kaplamanın narinliği
Vasat arka diz ve baş mesafesi
Bagajda vasat malzeme kalitesi
- Küçük ve gündüz okunması zor multimedya ekranı

İnceleme | Hyundai Elantra & i30 (2017 Eylül)

2017'de Kocaeli Hyundai Fertan Bayii ziyaretimden bir yazı. Artık eski kasa olan Elantra ve o zamanlar yeni olan i30 için izlenimlerimi yazmıştım. O zaman yazdığım fiyatları görünce gözlerim yaşarıyor. 😌

24 Şubat 2020 Pazartesi

İnceleme | Nissan Pulsar (2017 Eylül)


Evet arkadaşlar, bugün Pulsar'a biraz bakındım. Test aracı olsa iyiydi de, hiç yoktu. Sadece orta donanımın içini inceleyebildim. O yüzden pek çok konuya değinemeyeceğim.

Hyundai Kona güvenlik testlerine girdi (2018 Haziran)


Hyundai'nin B-SUV segmentindeki yeni modeli Kona, en çok kabul gören iki güvenlik testine de girdi.

İnceleme | Mazda Pist Günü (2018 Nisan)

#mazdapistgunleri

Bugün Mazda’nın 24-27 Nisan 2018 tarihlerinde İzmit Körfez Pisti’nde düzenlediği etkinliğe gittim. Mazda sahiplerinin sosyal medyada belli hashtag’lerle arabalarının paylaşımını yaparak katılım hakkı kazandığı bir etkinlik. Katılımcılar yanlarında +1 kişiyle etkinliğe katılabiliyor. Ben de Mazda 3 sahibi bir arkadaşımın +1 kontenjanıyla etkinliğe dahil oldum.


Hyundai'den bir ilk: Panoramik Tavan Havayastığı (2018 Ocak)

Hyundai, Almanya'da ar-ge tesisi kurarak Almanlardan tok kapı sesi, başarılı tasarımlar ve eskisine göre çok daha kaliteli iç mekanlarla rol çalmaya başlamıştı. Şimdi de güvenlik sistemi patentleriyle İsveçlilerden rol çalmaya başladı :)

İnceleme | Ford Fiesta (2017 Ekim)


Ford Fiesta Titanium X 1.0 Ecoboost Otm.
Yılı: 2017
KM'si: ?

Artıları:
+ İç mekanda arttırılan işçilik ve malzeme kalitesi
+ Sürüş pozisyonu
+ Başarılı multimedya arayüzü ve B&O opsiyonunda harika ses kalitesi
+ Yol tutuş
+ Hisli direksiyon
+ Yalıtım
+ Dönüş çapı

Eksileri:
- Ön ve arkada dar yaşam alanı
- Arka stop lambası tasarımı
- Cruise control Türkiye'de ST dışında hiçbir donanımda yok
- Performans
- Yakıt tüketimi
- Şanzıman
- Fiyat


Yeni Fiesta'nın test aracı gelmiş dediler, gitmişken aracı inceleyip kısa bir test sürüşü yaptım. Sizlerle de izlenimlerimi paylaşayım.

İnceleme | Toyota C-HR & Peugeot 3008 (2017 Nisan)


Bu tarz yazıları pek yazan biri değildim. Dolayısıyla çok az kişi değerlendirirken dikkat ettiğim noktaları bilir. Video filan çekmediğim için o konuda en baştan biraz bilgi vereyim:

Benim iç mekanda kalite kriterim yumuşak-sert malzemeden ziyade dayanıklılık hissi. Hafif vurulduğunda çıkardığı ses, sağa sola hafif zorlayınca malzemenin hissettirdikleri ve verdiği tepki benim işçilik&malzeme konusunda temel değerlendirme kriterlerim. Enine boyuna fazla biri olduğum için kendime göre ve genel ortalamalara göre iki türlü değerlendirmemi de yaparım. Sürüşte parkurların el verdiği ölçüde arabaya mümkün oldukça fazla yükleniyorum. Ağır frenleme ve fren sırasında dön değişimlerindeki denge gibi konulara bakmaya çalışıyorum. Umarım incelemelerim fikir edinmenize yardımcı olur.


Bugün iki aracı test etme imkanı buldum. Sizlerle izlenimlerimi paylaşayım.