Evet arkadaşlar, bugün Pulsar'a biraz bakındım. Test aracı olsa iyiydi de,
hiç yoktu. Sadece orta donanımın içini inceleyebildim. O yüzden pek çok konuya değinemeyeceğim.
İşi bilmeyen satış
görevlisinden başlayayım incelemeye: Nissan böyle adamları çalıştırmamalı.
Süspansiyonu sordum, torsiyon dedi. "Zaten bağımsız süspansiyonu bineklerde %99
oranında bulamazsınız" dedi. "Bağımsız süspansiyonu kamyonetlerde -evet yanlış
yazmadım, KAMYONETLERDE- bulabilirsiniz ancak" dedi. Sonra formaliteden sordum,
motor Renault motoru mu diye. Değil dedi, Nissan ve Renault ortak çalışıyor, Renault motoru değil bu dedi. Ya dedim tamam, dci mı onu soruyorum. Evet dedi. Araba
hakkında bilmediğim şeyler hakkında bilgi versin diye yanıma çağırdım, pişman
etti. :) Evet incelememin yarısı bu arkadaştan ibaretti maalesef. Arabadan
soğuturdu biraz daha muhatap olsam.
Gelelim Pulsar'a. Arabanın tasarımını ben beğendim. Orta donanımda farlar
merceksiz dümdüz halojen. Bu biraz üzdü. Bari merceklisini koysalardı dedim.
Benim için tek handikap plakanın bagaj kapağında olması. Niye derseniz,
yapıştırılmayıp plakalıkla monte edilirse bir süre sonra tangır tungur ses
yapıyor bagajı açıp kaparken.
Tok kapı hissi bu arabada pek yok. Showroom arabasının özellikle ön kapı
gergileri 90.000km'de gibiydi, bayağı gevşek. İki tane Pulsar vardı, ikisinde
de durum aynıydı. o hissi beğenmedim açıkçası. Arabayı yeni hissettiren
şeylerden biri benim için kapı gergilerinin sert olmasıdır, hatta arabaya binip
kapıyı kapatacakken bazen sizi zorlamasıdır. :) Ha, bunu bilerek böyle
ayarlamış olabilirler mi, olabilir. Ne alaka derseniz, yıllardır Broadway'den
Talisman'a bütün Renault'larda beni çileden çıkaran şey bu arabada da var: İç
kapı kolu direk kaportaya vidalı değil, kapı döşemesine bağlı ve kapıyı
çekerken döşemeyle birlikte esniyor. Ama dürüst olmalıyım, bugüne kadar
gördüğüm en sağlamı, en az esneyeni buydu. :) Bu kapı döşemesine tekrar
geleceğim.
Arabaya bindim oturdum. Minimum kaliteyle maksimum etki hedeflenmiş, ilk etapta
onu fark ettim. Sürücü ve ön yolcunun ellerinin değeceği yerler gayet kaliteli,
ön kapı içleri bile deri kaplı. Ayarlanabilir orta kol dayama da aynı şekilde.
Direksiyon ve vites topuzu yine deri kaplı. Klima kumandalarının butonları
yumuşak kaplı plastik, güzel hissettiriyor. Bunlar güzel artı taraflar. Gel
gelelim olumsuz tarafları bir o kadar çok. Öncelikle ön konsol yumuşak değil.
Ha, bu benim gözümde bir avantajdır ama çoğu kişi bunu beğenmez. Kapı içi
gözler, torpido ve orta kol dayama altı göz hep çıplak plastik. Hele torpido
gözü var ya, anam anam... :) Soğutma filan hiçbir özelliği yok. Sanırım ışık
bile yoktu ama kontak kapalıydı emin değilim belki kontağa bağlı bir tane
vardır. Klima kumandalarında çevirilen hiçbir yer yok. efsane kasa Leon'ların
makyajsız modelleri gibi herşey basarak yapılıyor. Bu tarz kumandalar bana
biraz hantal geliyor. Bindiğim araçta dokunmatik ekran yoktu ama
bluetooth&telefon bağlantıları eksik edilmemişti. Standart bir ekran ve
eski usül butonlar vardı. Basma hisleri hoşuma gitti ama arabada müzik sistemi
açılmıyordu, kalitesine hiç bakamadım. Yalnız A sütunlarında tweeter vardı o
detayı görebildim. Ön tarafta harita okuma lambaları ve ortasında güzel bir
gözlük kabı var. Açık gri alüminyum rengi plastik kaplı direksiyon kolları ve
üstündeki butonların tutup basma hissi güzeldi ama o plastik 2-3 yıl sonra
ellerin teriyle rengini büyük ölçüde kaybedip aşınarak kararır gibime geldi.
Butonlar da Albea Linea tarzı soyulma yapabilir gibi geldi. Bir bomba da cam
açma kapatma butonları. Sonradan sanayide yaptırılsa daha dandik olmaz. :)
Sadece sürücü tarafı otomatik açılıp kapanmalı, diğerleri eski usül. Ayna
kumanda kolu da ince bir joystik, sanki bir şey takılacakmış da kırılacakmış
gibi hissettiriyor. Yalnız burada bir güzellik gördüm. Ön yolcu kapısında da
merkezi kilit butonu var, hoşuma gitti. Arabayı Japon yapan iki temel detay
gördüm: bunlardan biri iç mekandaki orta aydınlatma ünitesiydi. 90'ların japon
arabaları gibi kalın kalitesiz bir plastiğin arkasından gözüken soluk sarı ışık
bana kalitesizlikten ziyade nosalji hissi verdi. Ama çoğu kişi sinir olup ilk
fırsatta oraya beyaz led ampul takacaktır :D. Kumandası da yine 90 model
Civic'lerin klima kumandası gibi bir kol ile aç-kapat-kapı diye yazıyla
belirtilen konumlara çekiliyor. Tam bir nostalji =). Diğer nostalji yaşatan da
yumuşak koltuk minderleriydi. 20 yıl boyunca aynı yumuşaklıkta kalacak gibi
hissettiriyor :) Önlerde iyi hoş da, arka koltukta uzun yolculukların sonuna
doğru oturduğunuz yerde koltuğun alt bağlantılarını hissetmeye
başlayabilirsiniz.
Sıra geldi iç mekan genişliğine. Bu konuya arka taraftan başlayacağım ya çok
acayip. :)
Insignia'da yamulan ben, Pulsar'da böyle. :D Arka baş mesafesi
de aynı şekilde başarılı. İnip binerken bir sıkıntı yok. Arkada havalandırma ızgarasının
olmaması dışında her şey çok iyi. Bu arada kapı içi döşemelere arka tarafta
tekrar değineyim. Ön taraf kaplıyken, arkası neredeyse yekpare kalıptan çıkmış
sunta gibi sert plastik ve bayağı sağlam hissettirdi. Uzun ömürlü duruyor, çoluk
çocuğu olanlar için temizlemesi de kolay. Uzun ömür ve temizlik kolaylığını
kendi arabamdan tecrübe ettim, oradan biliyorum. :) Hissi berbat, ama ömrü uzun
olacaktır. Bu arada, ön taraftaki kadar da esneme yapmıyor. Ben abartıp biraz
asıldım da öyle esneme yaptı.
Ön tarafta durumlar ortalama. Ön koltuklar enine öyle aman aman geniş
değil. Kalıplı biri olarak ben Leon'da rahat ettiğim kadar rahat edebildim.
Sürücü koltuk yükseklik ayarı var. İyi ki var, bir de olmasa araba Transit'e
dönermiş. En aşağıya indirdiğimde bile yüksekteydi ve direksiyonu en üstte
olacak şekilde oturabildim. Sürüş pozisyonu bayağı MPV gibi yapılabilir. Sürücü
tarafı inip binmemde sıkıntı olmadı ama yolcu tarafına geçince her Fransız
arabasında yaşadığım sıkıntıyı burada da yaşadım, arabaya binerken boynumu
kırmam gerekiyor :) Sebebi yolcu koltuğunun yükseklik ayarının olmamasıydı.
Bunu Fransız arabalarının yanı sıra C-HR ve Fiesta'da da yaşadım. Arabanın
Fransız genlerini orada hissettim işte :D Adamlar benim anatomime aykırı çalışıyor.
Haydi ben neyse standart dışı adamım da, standart fizikli babam da yaşıyor aynı
şeyi. Fransızlar gövdesi uzun adamlara uygun araba üretmiyor :)
Sürüşe hiç geçemedim. Geçebilsem bu yazıyı coştururdum. :) Umarım fırsatım
olur da bu eksik kalanları bir gün tamamlarım**
**diyordum ki, Pulsar'ın üretimi durduruldu ¯\_(ツ)_/¯
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder